Carl Schmitt

Carl Schmitt

Carl Schmitt, Almanya’nın önde gelen hukukçu ve tarih felsefecilerindendir. 1888 yılında Plettenberg’de (Vestfalya) dünyaya gelmiştir. 1907'de Berlin Üniversitesi’nde başladığı hukuk öğrenimini Münih ve Strasburg’ta sürdürmüştür. 1910 yılında Strasburg’ta doktor unvanını kazanmış, 1915'te Berlin’de çok önemli bir sınav olan Assessor-Examen’i kazanarak kısa bir süre sonra gönüllü olarak orduya yazılmıştır. Sağlığı cephede savaşmaya elvermediğinden Münih’teki Birinci Ordu’ da muavin olarak görevlendirilmiştir. Bu idari görev bilimsel çalışmalarına ayıracak yeteri kadar boş zaman bıraktığı için 1916 yılında Strasburg’ta doçentlik sınavını verebilmiştir. Eylül 1919'da akademik kariyerine Münih Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulunda doçent olarak başlamıştır. Münih’te geçirdiği dönemde yalnızca Max Weber’in çevresiyle ilişki kurmamış, aynı zamanda bohem hayata da karışıp yazarlar ve sanatçılarda uzun süren dostluklar kurmuştur. 1922'de Rudolfsmend’in halefi olarak Bonn Üniversitesi’ne girmiştir. “Römischer Katholizismus und politische Form”, “Der Begriff des Politischen” ve “Verfassungslehre” adlı eserleri bu dönemin ürünleridir. 1928'de Berlin’ e eski okuluna dönmüş, Ekim 1933'te, 1945'e kadar öğretim üyeliği yapacağı Friedrich-Wilhelm Üniversitesi’ne girmiştir.

Carl Schmitt, Hans Kelsen’le beraber, XX. yüzyılın en etkileyici ve tartışmalı hukuk bilginlerinden ve siyaset felsefecilerinden biridir. Muhalifleri nezdinde de saygın bir yeri olan bu aykırı düşünür, parlak zekâsı nedeniyle, birçok yazar tarafından ‘’çağımızın Hobbes”u olarak nitelendirilmiştir. Yalnızca Türkiye'de değil İngilizce konuşulan ülkelerde de henüz bir "terra incognita" olan Carl Schmitt, hukuk biliminin yanı sıra, siyaset bilimi ve sosyal bilimlerin birçok kavramını yeniden tanımlamış; desizyonizm, siyasi ilahiyat ve siyasi romantizm gibi yeni bazı kavramları da armağan etmiştir. Onun nasyonel sosyalist bir devlete fikir babalığı yapmış olması yalnızca kişisel bir trajedi değil, aynı zamanda büyük bir bilim adamının sonunun başlangıcı olmuştur. Bir çok çalışması bulunan yazarın Türkçeye çevrilen eserlerinden birisi de Siyasi İlahiyat adlı çalışmadır.